Öfke ve Saldırganlığı Çocuk Yogası Bastırabilir mi?


    Günlük yaşamımızda duyduğumuz, gördüğümüz belki de birebir karşılaştığımız, fiziksel - ruhsal olarak incitici, yaralayıcı olan öfke ve saldırganlığın tarihi yazık ki insanlık tarihi kadar eskidir. Saldırganlığın oluşması öfkenin hemen ardından gelir. “Öfke kavramının, “Engellenme, saldırıya uğrama, tehdit edilme, yoksun bırakma, kısıtlama vb. gibi durumlarda hissedilen ve genellikle neden olan şeye ya da kişiye yönelik şu ya da bu biçimde saldırgan davranışlarla sonuçlanabilen oldukça yoğun olumsuz bir duygu” olarak tanımlandığı görülmektedir.” (1)
    Öfkenin en belirleyici sebeplerinden biri iletişimsizliktir. İletişimsizlik, yanlış anlaşılmaları doğurur ve patlamaya hazır öfke kendine bir çıkış yolu bulur. Sonrasında bir davranışla kendisinin somut hale dönüştürülmesini sağlar. “Saldırganlık; “Diğer bir canlı ya da nesneye yönelik incitici ve rahatsız edici davranışlar” olarak tanımlanmaktadır.(2)
    İletişim araçlarının yaygınlaşması, insanların birbirleriyle ilişkilerini zayıflatmıştır. Teknolojiyle tanışma yaşı okul öncesine hatta bebeklere kadar düşmüştür. Genellikle bebekler anne ya da babalarının telefonlarını ağzına alarak teknolojiyle tanışırlar. Eş zamanlı olarak televizyon izleme devreye girer. Öfkeyi, kullandığımız teknoloji araçlarında bize sunulan görseller canlandırır, güçlendirir. Programlar (+7) yaş, korku şiddet ve cinsel içeriklidir, ibareleriyle başlasa da 7 yaşından büyükler de, 7 yaşından küçük çocuklar kadar bu içeriklerden etkilenebilir.
    Öfkelenmenin ya da saldırgan hareketlerde bulunmanın yaşı yoktur. Bir çocuk da en az bir yetişkin kadar öfkelenebilir. Birbirinden farklı yüzlerce çocuğun günlerinin büyük bir kısmını okullarında bir arada geçirdikleri düşünülürse kurdukları iletişimin değeri ortaya çıkar.
    Öfkeli bir anne, öfkeli bir baba, abla, abi, öğretmen, arkadaş bir çocuğun gelişimini olumsuz etkileyebilir. Saldırgan bir tutumla karşılaşan çocuk kendini korumak zorunda hisseder, kaçar ya da saldırır. Kaçarsa ebeveynleri ya da arkadaşları tarafından “korkak” sıfatı bir etiket gibi yapışır üzerine. Saldırırsa cezalandırılır.
    Çocukların tüm duyguları yaşayarak öğrendiklerini düşünüyorum. Korkuyu ve sevgiyi çevresinde en çok iletişim kurduklarından öğrenirler. Her iki duyguyu beslediği kişilere öfke de duyabilirler. Öfke anlık bir şekilde ya da birikerek ortaya çıkabilir. Yoga; uygulayıcısına, öfke ve saldırganlığı da tıpkı diğer pek çok olumsuz kavram gibi bir şekilde sınırları dışında bırakma gücü verir. İlk dersten itibaren, öfkeli bir çocuk bulunduğu yoga sınıfında rekabetten uzak olduğunu düşündüğünde kendini rahat hisseder, öfkelenmez ve böylece saldırmak aklına bile gelmez.
    Öfkenin boyutunu tıpkı sevgimiz gibi çevremiz şekillendirir. Ne kadar engel olmaya çalışırsak çalışalım, çocuklar öfkeyi öğrenir. Aralarından öfkesini saldırganlığa dönüştürenler olduğu gibi sakinliğini koruyanlarda çıkar. Çocuklarımızı ne yapsak da koruyamayız bu duygulardan, bu davranışlardan. Çocukların çevresinde koruma kalkanı oluşturamayız belki ama onları yoga gibi kendileriyle baş başa kalabilecekleri, kendi farkındalıklarına varabilecekleri felsefelerle tanıştırmak etkili olacaktır. Çocuklar da tıpkı yetişkinler gibi yoganın yardımıyla duygularını kontrol edebilmeyi öğrenirler.
    Yazıyı hazırlayan: Fidan Kaplan, Çocuk yogası eğitmen stajyeri
    Kaynakça
    Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, yıl: 2004, cilt: 37, sayı: 2, 27-39
    Aile İçinde Öfke ve Saldırganlığın Yansımaları
    Suna KAYMAK ÖZMEN