10 yıldan beri yoga yapıyorum ve kendimi geliştirme çabasındayım. Aldığım "Çocuk Yogası" eğitiminden sonra çalışmaya başladığım birkaç anaokulu varken, otistik eğitim veren bir anaokulundan Yoga Eğitimi vermemle ilgili bir teklif gelince, Otizm'in Yoga ile ilişkisini araştırmaya başladım. Araştırmalarımda çok ilginç verilerle karşılaştım.
Örneğin, Harvard üniversitesi araştırmacıları tarafından yapılan bir araştırmaya göre 8 hafta boyunca günde 27 dakika yoga yapanların beyinlerinin hipokampüs bölgesinin gri hücre yoğunluğunda artış gözlenmiş. Ayrıca, özkontrol denetimi ve şefkat duygusunda artış gibi katkılar da cabası.
http://www.feelguide.com/2014/11/19/harvard-unveils-mri-study-proving-meditation-literally-rebuilds-the-brains-gray-matter-in-8-weeks/
Yakın iki arkadaşımın çocuklarında otistik tanısının konulmuş olması, bu konuya olan ilgimi daha da arttırdı.
Anneler ve otistik çocuklarıyla beraber çalışmalar yapıyorum ve gösterdiğim hareketleri anneler evde tekrar ettirdiklerinde, çocukların hoşuna gittiğini ve hareketleri daha iyi ve dengeli yaptıklarına dair geri bildirim aldım. Örneğin kuş, uçak, sallanan at, sepet, salıncak, kayık, zıplayan kurbağa, odun kesme, püsküren volkan, vb.
Hareket sonrasında Deva Primal'in meditatif müziği eşliğinde sakinleştiklerini gözlemledim. Ayrıca deniz ve doğada, çimlere basarak, ağaçlara dokunarak ve sarılarak, anne-baba ve yakın arkadaşlarıyla dokunarak paylaşılan hareketlerde, çocukların çok daha başarılı, sakin, özgür ve mutlu olduklarını gördüm..
Yoganın, yaş sınırı olmaksızın hem çocukların hem de her yaştaki kişilerin uygulayabileceği bir araç olduğunu ve tüm bireyler için faydalarını da biliyoruz..
Otizmin nedeni tam olarak bilinmediği için, hastalığı şifa ile sonuçlandırabilecek, yani yaşıtları ile aynı düzeye gelmesini sağlayacak çok keskin ve geçerli tedavi yöntemlerinin olmadığını araştırmalarımda öğrendim.. Otistik çocuklarda zihinsel ve davranışlarla ilgili problemlerin, çocuğun ve ailesinin yaşam kalitesini etkilediği ve bozduğu da bir gerçektir..
Yoga’nın özel eğitime ihtiyaç duyan çocuklarda uygulanmasının diğer bireylerde olduğu kadar, hatta daha da fazla faydalar sağlayacağını düşünüyorum.. Duyusal algılamalarında yükselme, konuşma becerilerinde gelişme ve solunum kapasitelerinde artma bu faydaların sadece birkaçı..
Araştırmalarımda Yoganın, Otizm, Beyin Felci, Hidrosefali, Down Sendromu ve Öğrenme Güçlüğü gibi zihinsel güçlüklerin, ayrıca duyusal ve uyumsal problemlerin düzeltilmesinde başarıyla uygulandığını, ayrıca, Serotonin ve Dopamin salınması için beyni uyarması, özellikle beyin felci geçirmiş çocuklarda olduğu gibi, bir çok zihinsel yetersizlik çeken çocuğun tedavisine yardımcı olduğunu gördüm..
Çocuğun güvenini kazanarak ve kendine güvenini arttırıp, sakinleştirerek yapılan bir Yoga eğitimi sonunda çocukların agresif davranışlarında da azalma olduğunu gözlemledim..
Otizmli çocukların tedavisinde resim ve müziğin etkisi bilinmektedir.. Ayrıca otistik çocuklarda yaşanan denge sorunlarına, yogadaki denge hareketleri ile çözüm bulunabileceğine inanıyorum..
Aileyi en fazla yoran ise davranış sorunları oluyor.. Örneğin aşırı hareketlilik, el çırpma, kendi etrafında dönme vb gibi davranışlar..
Yogaya başlarken hareketli bir müzik eşliğinde el çırparak ve dönerek dans etmek, çocukların çok hoşuna gidiyor.. Bu şekilde enerji boşaltımından sonra yumuşak bir müzik eşliğinde nefes egzersizlerine geçmenin de yararlı olacağına inanıyorum..
Zihinsel engelli çocukların çoğunda kısıtlı bir solunum görülmekte.. Yoga sayesinde bu çocuklar daha önce hiç yapmadıkları bir biçimde soluk alıp vermeye başlıyorlar.. Artan solunum kapasitesiyle birlikte kanda taşınan oksijen seviyesinde artma görülüp, beyne ulaşan yüksek oksijen seviyesi beyni daha fazla uyarıyor.. Ayrıca nefes egzersizlerinde görsel materyaller de kullanmak faydalı oluyor..
Zihinsel engelli çocukların akranları ile aynı hızda öğrenememesinin asıl sebebi, bu çocukların engeli değil, gerekli ön koşulların sağlanmamasıdır.. Beynin daha fazla uyarı alması, bu ön koşul aşamalarının daha hızlı aşılması için çok önemlidir.. Yoga’nın sunduğu etkili fiziksel çalışma sistemi, davranışlarında çok olumlu etkiler yaratmaktadır..
Otizmli çocuklarda görülen anlaşılması güç öfke ve yersiz çığlıklar, yogada kullanılan müzikle ve hareketlerle yumuşatılarak giderilebilir ve sakinleşmeleri sağlanır.. Bu sakinleşmenin, çocukların uyku düzeninin sağlanmasına da katkısı olur..
Otizmin temel özellikleri her çocukta aynı ise de, her çocukta çok farklı problemlerle karşılaşılır. Bu da yogada, çocukların özelliklerine ve davranış biçimlerine uygun, rekabet ortamı yaratmaksızın, oyunlarla desteklenebilir..
Otizmin tedavisinde en sık başvurulan tedavi grubu standart özel eğitim tedavileridir ve çocukların yaklaşık %70 inde uygulanmaktadır.. Örneğin çocuğun bilişsel işlevlerini ve iletişimini güçlendirmeye yönelik kombine eğitim modülleri, sosyal beceri eğitimi, görsel materyaller, davranış eğitimi teknikleri gibi özel eğitim yöntemlerinden yararlanılmaktadır ki bunların hepsi yoga eğitiminin de bir parçasıdır..
Müzik ve resimle terapiden de destek alarak otistik çocuklara yoga ile fayda sağlanabileceği de gerçektir.. Yogaya uyum sağladıkça, arkadaşları ile birlikte oynadıkları oyunlarla, birlik olma, arkadaşlık ilişkilerini geliştirme, sosyalleşme sağlanabilir.. Yaşamda başarı kadar, çaba göstermekte çok anlamlıdır.. Çocuklara, önemli olanın rekabet duygusu değil, katılmak, eğlenmek ve kendine güveni artırmak olduğu aşılanabilir.. Böylece özel gereksinimi olan bireyler topluma geri kazandırılabilinir ve toplumda saygı gören üretken bireyler olmaları sağlanabilinir..
Sonuçta, otizmin tedavisinden söz edildiğinde, çocuğun çevresi ile iletişimini sağlamak, kendi temel gereksinimlerini karşılayabilecek derecede güçlendirmek, belli başlı davranış problemlerini çözmek, çocuğun uyku ve beslenme düzenini normalleştirmek gibi unsurlar anlaşılmalıdır.
Otizm Yaşam Koçu Erdal Ateş'in Yoga egzersizleri ile ilgili çalışmasında, egzersizlerin beyin hücrelerine etkileri aşağıda sıralanmıştır :
• İllinois Üniversitesi Sinirbilim ve Kinesiyoloji Bölümü’nden Charles Hillman‘in egzersiz-beyin gücü ilişkisini ortaya çıkartmak amacıyla ilköğretim kurumlarından 259 öğrencinin katılımı ile yaptığı araştırma, egzersizin beyni nasıl etkilediğini ortaya koydu.. Diğer öğrencilere göre beden eğitimi derslerine daha fazla zaman ayıran denekler, sosyo ekonomik statülerinden bağımsız olarak, matematik ve okuma derslerinde daha üstün bir performans sergilediler..
• Daha fazla kan, daha fazla oksijen anlamına geldiği için egzersiz yapan bir kişinin beyin hücreleri daha iyi beslenir.. Onlarca yıldır atletik vücut ile zihinsel güç arasında bilimin bulduğu tek bağlantı buydu.. Şimdi, beyin tarama cihazları ve biyokimya alanındaki gelişmelerden yararlanan bilim adamları, egzersizin beyinde yarattığı etkileri daha derinlemesine araştırabiliyorlar.. Egzersizin etkisi önce kaslarda kendini gösterir.. İki veya dört başlı bir kasın her kasılması ve gevşemesinde, İGF adı verilen bir proteinin de aralarında bulunduğu kimyasal maddeler salgılanır.. Bu maddeler kan ile birlikte yol alır ve sonunda beyne ulaşır.. İGF, beyinde, vücudun “nörotransmiter fabrikasındaki ustabaşı” gibi çalışır..
• Bu protein, başka kimyasal maddelerin üretilmesi için emirler yağdırır.. Bu maddelerden biri de beyinde üretilen BDNF’dir (Brain Derived Neurotrophic Factor).. “Spark: The Revolutionary New Science of Exercise and the Brain- Egzersiz ve beynin devrim yaratan yeni bilimi ” isimli kitabın yazarı Ratey, “Mucize” olarak değerlendirdiği bu molekülün daha üst düşüncelere varan faaliyetleri tetiklediğini belirtiyor..
• Düzenli egzersiz yardımıyla vücut, BDNF düzeyini geliştirir ve bunun sonucunda beynin sinir hücrelerinde dallanmalar başlar.. Böylece birbirleriyle birleşen yeni yollar haberleşme alt yapısını geliştirir.. Öğrenme olgusunun altında yatan bu süreçtir..
• Beyin hücreleri arasındaki tüm birleşme noktaları, ileride kullanılmak üzere bir kenarda tutulan yeni yetenek veya bilgilerdir.. Bu süreçte çok önemli bir rol oynayan BDNF’nin miktarı çok ise, beynin kapasitesi de o kadar genişler.. UCLA’dan sinirbilimci Fernando Gomez-Pinilla , BDNF’nin az olması durumunda beynin yeni bilgilere kendisini kapattığını söylüyor..
Georgia Üniversitesi’nden spor bilimleri profesörü, Prof. Phil Tomporowski;
“Çocuklarda, yetişkinlerde olduğu gibi egzersizden en fazla yararı hipokampüs sağlar.. Hiperaktif çocukların ebeveynleri bunun farkındadır.. Pek çok vakada ilaç yerine çocukların yoğun spor yapması önerilir..”
Yoğun bir spor, çocukların beyinlerinde kalıcı etki yaratır..
Fiziksel aktivite, tüm insanlar için sağlıklı yaşam stilinin önemli bir parçasıdır.. Fakat bu durum otistik spektrum bozukluğu tanısı olan bireylerin de içinde bulunduğu tüm engelli bireylerde sıkça göz ardı edilmiş bir konudur..
Fiziksel aktiviteye katılımları, yinelenen davranışlarda azalma, uygun tepkileri arttırma, sosyal etkileşim potansiyeli sağlama gibi yararları gösterilmesine rağmen otistik spektrum bozukluğu olan bireylerin motor fonksiyonları, ihmal edilmiş bir alandır..
Fiziksel aktivite, otizmli çocukların gün içerisindeki programlarına yerleştirilmelidir. Özellikle, yüksek tempolu egzersizler sonrası (jogging), davranışlarda azalma tespit edilirken, tempolu olmayan egzersizlerin, tekrarlayıcı davranışların (stereotip) miktarında değişiklik yaratmadığı, yapılan araştırmalarda belirtilmektedir..
Amacımız; Otizmli bireylere yönelik olarak verilen beden eğitimi ve spor uygulamaları ile otistik bireylerde gelişim alanlarında karşılaşılan eksikliklerin tamamlanarak, otistik bireylerin sosyal hayatta var olabilmelerinin sağlanması olmalıdır..
DOLAYISI İLE OTİZMLİ BİREYLER DE YAŞAMLARINI DEVAM ETTİRMEK İÇİN HAREKET ETMEK ZORUNDADIRLAR..
O HALDE OTİZMLİ BİREYLERİN DE DOĞRU HAREKET EĞİTİMİNE HER İNSAN GİBİ İHTİYAÇLARI VARDIR.
VE OTİZMLİ BİREY:
• SAĞLIKLI BİR İNSANIN HAZLARINA SAHİP OLARAK İNSANLARDAN RAHATSIZLIK DUYMADAN YAŞAMAK, FİKİRLERİNİ VE DUYGULARINI GELİŞİMLERİ DOĞRULTUSUNDA DA YAKIN ÇEVRESİ İLE PAYLAŞMAK İSTER..
Beden eğitimi ve spor aktivitelerinin etkileri sonucunda olumlu sonuçların ve amaçların elde edilmesi kaçınılmazdır..
Zihinsel yetersizlikten etkilenmiş çocuklar da, tıpkı normal akranları gibi yoga yapabilir ve bundan fayda görebilir.. Fiziksel bedenleri terazinin kefelerinden kaldırdığımızda geriye sadece “öz” kalır ve bu tüm bireylerde eşittir..
Engeli ne olursa olsun, nefes alan her birey, kendi başına veya bir başkasının yardımı ile odağını kendi özüne çevirdiğinde, Yoga yapıyor demektir..
**Bu araştırmalarımda Yoga Türkiye'den Selin Karlıer'in yazılarından ve e-psikiyatri.com'dan bilgi paylaşımı yapılmıştır..
Araştırmayı yapan
Yogalin çocukyogası eğitmeni
NİGAR ŞEBNEM AKINCI