Özsaygı, özgüven, özdeğer, benlik algısı, kendilik değeri, kendilik. İlk bakışta hepsi birbirine benzeyen
iç içe geçmiş kavramlar olarak görünmüyor mu gözümüze? Özde bu kavramlardan anladığımız, eğer
kendimizde bazı eksikler olduğunu düşünüyorsak, düşük benlik algısı olarak karşımıza çıkmıyor mu?
Sebebi ne olursa olsun, bizde bir yanlışlık var diye düşünmüyor muyuz? Belki çocukken değer
verdiğimiz kişiler tarafından ötelendik, eleştirildik, aşağılandık, sen sus dediler hep. Belki de hiçbiri.
Sonuçta eksik olanı yerine koymadığımız, koyamadığımız sürece hayatta hiçbir zaman mutlu
olamayacağız, başarısızlık duygusundan kurtulamayacağımız gerçeğiyle karşı karşıya kaldığımız
doğrudur.
Okul döneminde çocukların stresi ve yorgunluğu çok artıyor. Derslerden, kurslardan rahatlamaya fırsat bulamayan çocuklarımızla iletişim kurmak da zorlaşıyor.
Yoga, çocukları hem rahatlatan hem de gelişimlerini destekleyen bir uğraştır.
Bu noktada, öncelikle kendilik değerinin ne olduğunu biraz daha açmakta fayda var. Özetle düşük
benlik saygısı, kendini değersiz görme. Dışarıdan baktığında kişinin kendisini nasıl gördüğüdür
kendilik değeri.. Düşük benlik saygısı neden oluşur? Düşük benlik saygısına sahip bir birey, nasıl,
kendisine önyargılarından kurtularak bakmayı öğrenir? Sonuçta kendimizi de inandırdığımız
önyargılarımızla kendilik değerimizi yitirir, gerçekte kim olduğumuzu unuturuz. Kendimize dışarıdan
baktığımızda gördüğümüz sadece beceriksiz, aptal, çirkin, belki şişman, yeterince iyi olmayan bir
kişidir. Buna öyle çok inanırız ki başarılarımıza, sevgi ve saygı görüşümüze, insanların güzel
olduğumuzu söylemelerine rağmen kabul edemeyiz bir türlü. Sağlıklı düşünemeyen bir zihin yapısına
sahip olduğumuz için yarayı içeriden onaramamışızdır.
İnsan psikolojisiyle uğraşan uzmanlar, kendilik değeri düşük olan danışanlarında karşılaştıkları farklı,
bazen ağır depresyon ile seyreden tabloya baktıklarında, kendilik psikolojisini psikanalitik bir kuram
olarak geliştirmek yönünde çalışma gereği duymuşlar. Hayatlarında bir şekilde zorluk,
memnuniyetsizlik yaşayan danışanlarının çocukluk yıllarını irdelediklerinde ruh, beden, zihin
bütünlüğüne ulaşamamış oldukları gerçeğiyle karşılaşmışlar. Bu mutsuzluğu yaşam boyu sırtımızda
taşımamak için yapılabilecekler listesinde, Uluslararası Sağlık Örgütü’nün, ruhsal esenliği artırıcı
önerileri içerisine Yoga’yı da aldığını görmekteyiz.
Peki ama kendimize değer vermeyi öğrenebilmek, olduğumuz gibi kabul edebilmek için ilk adımı nasıl
atmalıyız? Çareyi nerede aramalıyız?
Patanjali’nin yoga sutralarında gördüğümüz ilkelerden ahimsa yani zarar vermeme sadece başkasına
değil kendine de zarar vermemen gerektiğini söyler. Bu zarar sadece fiziksel değil aynı zamanda
ruhsal şiddeti de kapsar. Benlik algısı olumsuz kendilik değeri zayıf olan bir kişi kendisine sürekli
eziyet ederek şiddet uygular. Yoga ile kendi doğasını eğiten bir kişi benliğine zarar verecek
davranışlardan kaçınacak ve kendisini olduğu gibi kabul edip sevmeyi öğrenecektir. Dolayısıyla kedilik
değeri artacaktır.
Bu noktada yoga içten iyileşmeyi sağlayabilecek; kişinin beden, zihin ve ruh bütünlüğüne ulaşmasına
yol açacak bir sistem olarak tanımlanabilir. Kendilik değeri gelişmemiş bir bireyin bu bütünlüğe
ulaşamadığını söylemek doğrudur kanımca da. Yoga bu iyileşmeyi nasıl sağlar. Doğru nefes,
olumlamalar, bedensel egzersiz, meditasyon yoganın silahlarıdır diyebiliriz . Yoga bir yolculuktur.
Kendimizi dinlediğimiz, bedenimizi kabul ediş, zihnimizdeki gereksiz, bizi tüketen sesleri susturup
dinginliğe erdiğimiz yolculuk. Kendini takdir etmeyi öğrendiğin bir yolculuk.
Yoga fiziksel özellikler dâhil, psikolojik, zihinsel ve duygusal açıdan insanın tüm özellikleriyle ilgilenen
tam bir insan doğası öğretisidir. Eğer disiplinli çalışılırsa, Yoga, insanın olumlu özelliklerini ortaya
çıkarma ve eksikliklerini azaltma gücüne sahiptir. Yoga, anatomi, fizyoloji ve bilinç bilgisi ile insanın
gerçek ihtiyaçlarını anlamaya yöneliktir (Iyengar 2008)(https://katalog.marmara.edu.tr/eyayin/tez/T0
“070896.pdf)
Nefes teknikleri olarak pranayama beden ve zihni iyileştirmeye, sağlıklı olmaya yönelik yöntemler
içerir. Yapılan araştırmalar, düzenli uygulanan nefes egzersizlerinin stres, depresyon, anksiyete,
mutsuzluk, huzursuzluk, negatif düşünlere sahip olmak, uykusuzluk, öksürük, astım, kabızlık, boyun ve
sırt ağrıları, solunum yolu gibi birçok fiziksel, ruhsal ve zihinsel rahatsızlıklara iyi geldiğini
göstermektedir(Yogic pranayama: Breathing for long life and good health, Dr.K.S.Joshi)
Pratyahara, duyu organların kontrolünü sağlayarak dış dünya yerine iç dünyaya odaklanmayı
amaçlar. Bu sayede zihin duyusal nesnelerden uzaklaşır, sakinleşir. Dhrana, zihni bedendeki bir bilinç
merkezinde tutmak ve dikkati tek bir noktada sabit tutmaktır. Dharana, meditasyon demektir. Zihnin
konsantrasyon durumunun uzatılması ve süreklilik kazandırılmasıdır. Meditasyon uygulaması yapan
kişilerin baskı ve gerginliklerinde azalma, farkındalıklarında, sevgi ve şefkat duygularında artış olduğu
ve kişilerin daha huzurlu ve mutlu oldukları belirtilmektedir(Hewitt J. Meditation (Teach Yourself). US:
McGrawHill Inc.; 1994)
Yaptığım araştırmalarda depresyon ve anksiyete ile egzersiz bağlantısı konusunda yeterli çalışma
bulunmakla birlikte egzersiz ve benlik kavramı bağıntısını araştıran az sayıda klinik çalışma yapıldığı
sonucuna ulaştım.
Depresyon ve anksiyete durumunda, egzersiz gibi oyalayıcı, zihni veya ilgiyi başka tarafa çekici bir
aktivite, zihnimizi rahatsız edici düşüncelerden uzak tutmada yardımcı olur. Böylelikle kendimizi daha
iyi hissederiz. Ancak benlik kavramı konusunda aynı şeyi söyleyemeyiz.
Aşağıdaki çalışma bedensel bütünlüğü yanık sebebiyle bozulmuş hastalarda yoganın benlik saygısını
artırdığı yönünde istatiksel olarak anlamlı veriler sunuyor bize. Deney grubundaki 55 hasta dört hafta
süreyle haftada üç gün 30’ ar dakika yoga uygulaması sonucunda, beden algısı ve benlik saygısında
anlamlı iyileşmeye ulaşmış. Bu da bize bireyin kendini kabullenme sürecinde yoganın bu derece zor
hasta grubunda bile işe yarayan bir uygulama olduğunu gösteriyor.
(http://openaccess.inonu.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11616/9033/10151337.pdf?sequence=1&
isAllowed=y)
Olumlamalar kendimize inanmamız için atacağımız ilk adımlardan biri olabilir. Nasıl? Yapılan bazı
çalışmalar dilin söylediğine beynin kendisini inandırdığını göstermiştir. Nasıl ki kendimizle ilgili
olumsuz düşüncelerimizi sürekli tekrarlıyorsak, bunun tam tersini de kolayca yapabiliriz. Birey
kendisine eziyet etmeyi bıraktığı noktada çok kısa zamanda daha iyi hissetmeye başlayacaktır. Bu
durumda kendimizi eleştirmeyi bırakıp, evrene olumlu mesajlar göndermemiz gerekiyor. Hem düşünsel
hem de sözel olarak. Her gün “ben değerliyim”, “kendimi olduğum gibi kabul ediyor ve seviyorum” gibi,
veya kendi ihtiyacımız olduğunu düşündüğümüz alanlarda kuracağımız bize ait cümlelerle
olumlamaları düzenli olarak tekrarlamak kendilik değerimizi artırmak adına doğru yolda atılmış
adımlardan bir olacaktır.
Özetleyecek olursak kendimizi daha değerli ve mutlu hissetmek için yapacağımız yoga çalışmaları,
İyengar’ın deyimiyle bir “insan doğası öğretisi” olarak, zihin, ruh ve beden bütünlüğüne ulaşmamızda
seçilebilecek kadim bir yoldur. Kendimizi onarmak, daha güçlü bir kendilik değeri ve benlik saygısı için
bu yolun yolcusu olmaya var mısınız?
Sevgiyle kalın...
Funda Koçoğlu